26 Temmuz 2012 Perşembe

Ramazan'da Neler Yapalım? --- Mehmet Şevket Eygi i

1. Ramazandan önce tartılalım, bitince tekrar tartılalım. Kilo vermişsek iyi, kilo almışsak fena, kilomuz aynı kalmışsa bir ilerleme yok demektir.
2. Oruç ayında gıybet yapmayalım. Hem oruç tutmak, hem de ölü kardeşinin etini yemek ne kötü bir şeydir. Oruç ayını gıybetsiz, ölü etsiz geçirdikten sonra, artık gıybet kebiresini hayatımızdan çıkartalım.
3. Beş vakit namaz kılmayanlar Ramazanda günlük vakit namazlarına başlasınlar, bayramdan sonra da bırakmasınlar.
4. Farz namazları cemaatle kılmayanlar cemaate gitsinler.
5. Yeme içme, giyim kuşam, otomobil, ev dekorasyonu konusunda israftan kaçalım. İsraf büyük günahtır, haramdır, azgınlıktır.
6. Hanımlarımızı ve bâliğa kızlarımızı şerî tesettüre sokmaya çalışalım. Onların, erkeklerin dikkatlerini açıklardan daha fazla çeken rüküş ve alaca bulaca kıyafetlere bürünmeleri rezalet ve kepazeliğine son verelim.
7. Gelirimiz, bütçemiz müsait ise evimize bir sadaka kutusu koyalım, her gün içine biraz sadaka parası bırakalım ve bunu zaman zaman gerçek fakirlere, miskinlere, muhtaçlara verelim. (Derneklere, cemaatlere, tüzel kişilere vermeyelim...)
8. Ehl-i sünnet itikadını, ilmihalini, ahlakını, alış veriş ve ticaretle ilgili Şeriat ve fıkıh hükümlerini, hangi muameleler ribadır, onları öğrenelim. Şeriatın bâtıl alış veriş olarak gördüğü muamelelerden kaçınalım.
9. Komşularımızın kurdu değil, meleği olalım.
10. Kalbimizde kin tutmayalım. Kini olanın dini yoktur denilmiştir.
11. İslamcılık taraflarımız varsa onlardan kurtulalım, bize Müslümanlık yeter.
12. İftar ziyafeti verirsek ihlassızlıktan, israftan, lüksten, gösterişten, şatafattan, her türlü beyinsizlikten kaçınalım.
13. Kendi halimize, memleketin haline, İslam dünyasının haline, insanlığın haline çok üzülelim, ağlayalım.
14. Suriye, Arakan, Filistin ve diğer yerlerde kadın, çocuk, ihtiyar boğazlanan Müslüman kardeşlerimizin hallerini düşünelim de iştahımız kaçsın.
15. Futbol kulübü tutar gibi cemaat, tarikat, hizip, fırka, dernek, vakıf holiganlığı, militanlığı, fanatizmi, ırkçılığı yapmayalım.
16. Kötü ve bozuk düzenlerde kötü ve bozuk işler yapılır şeytanî fetvasına aldanıp Kur'ana, Sünnete, Şeriata aykırı işler yapmayalım.
17. Fâsık, fâcir, azgın, âsi, açıkça günah işleyen kişilerin dünyevî başarılarının, zenginliklerinin keramet değil istidrac olduğunu bilelim.
18. Ehl-i Sünnete aykırı din kitaplarını almayalım, okumayalım, bunların tesiri altında kalmayalım.
19. Allah ile olan bütün işlerimizde, ibadetlerimizde ihlaslı olalım. Ben ihlaslıyım demeyelim.
20.Yaratıklarla ve insanlarla olan işlerimizde adaletli, insaflı, merhametli olalım.
21. Allah katında tek din İslamdır zarurî temel prensibine aykırı söylem ve hareketlerden kaçalım.
22. Mü'minlerin Allah katındaki derece ve rütbelerinin taqva ile olduğunu bilelim. Taqvanın da ilme, irfana, bilgeliğe, ibadete, güzel ahlaka tevessül edilerek Allah vergisi olarak elde edilebileceğini iyi bilelim.
23. Nefs-i emmaremize karşı büyük cihad yapalım. En az nefs-i levvame derecesinde olalım.
24. En büyük korkumuz ve endişemiz hüsn-i hâtime konusunda olsun.
25. Nefs-i emmaremizi aklamayalım, onu kendimize düşman bilelim.
26. Allaha ortak koşan, İslamı reddeden, Resulullahı tekzib eden, Kur'ana inanmayan, hidayete gelmeyen kafirleri dost ve veli edinmeyelim.
27. Bozuk ve kötü düzene iyi, eskisinden daha iyi demeyelim, böyle sözlerin küfür olmasından korkalım.
28. Çocuklarımızı on yaşından itibaren namazlı yetiştirelim.
29. Abusü'l-vech (asık suratlı) değil, güler yüzlü olalım.
30. (Tarikat mensupları içindir) Olta ile balık tutmayalım.
31. İnsanların gizli ayıplarını, günahlarını, hallerini araştırmayalım, ez-kaza öğrenecek olursak görmeyelim, insanların özel hayatlarına karşı karanlık gece gibi olalım. Kendi kusur, ayıp ve günahlarımıza üzülmekten, başkalarınınkileri göremeyelim.
32. Bir Müslüman bize kötülük yaparsa, o kötülüğü iyilikle def' edelim.
33. Aç kedileri, aç köpekleri, kuşları, hattâ zararsız vahşi hayvanları doyuralım. Buharî ve Müslim'de bulunan ve susuz bir köpeğe su verdiği için affedilen kötü kadınla ilgili hadîsi hiç hatırdan çıkartmayalım.
34. İyilik yapamıyorsak, bari kötülük yapmayalım.
* (İkinci yazı)
Bir Müslüman Toplum Nasıl Batar?
Müslüman toplumların batışının, çöküşünün, yıkımının sebepleri:
1. Beş vakit namazı terk ederler ve şehvetlerine uyarlar.
2. Tevhide, tenzihe aykırı bid'at inançlara saplanırlar.
3. Birlik ve beraberlik halinde olmazlar.
4. Başlarına bir İmam seçip ona biat ve itaat etmezler.
5. Tek bir Ümmet olmazlar, bir yığın sürüye ayrılırlar.
6. Âhireti unutur, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışırlar.
7. Riba alır verirler, riba büyük günahına batarlar.
8. Bina ve zina çoğalır.
9. Kur'ana inanır görünürler ama işlerini Kur'an ahkamına ve ahlakına göre görmezler.
10. Peygambere (Salat ve selam olsun ona) iman ettik derler ama onun sünnetine, buyruklarına, öğütlerine, uyarılarına kulak asmazlar.
11. Lükse, israfa, sefahate kapılırlar.
12. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmazlar.
13. Kendilerini kurtaracak kadar ilmihallerini öğrenmezler.
14. Kafirleri öylesine taklit ederler ki, onlar sıçan deliğine girseler, mukallit Müslümanlar da peşlerinden girer.
15. Sabah namazı vakitlerinde leşler gibi uyurlar.
16. Kendilerini kurtaracak uyarıları dinlemezler.
17. Cuma ezanı okununca işleri ve ticareti bırakıp Allahı zikr etmeye seğirtmezler. Cuma namazı kılınırken işyerleri, ticarethaneleri açık, sokaklar,çarşılar pazarlar,nakil vasıtaları Müslümanla dolu olur.
18. Kadınlarının ve yetişkin kızlarının haysiyetlerini, iffet ve şereflerini İslamî ölçülere göre korumazlar.
19. Zekatlarını Kur'ana, Sünnete, Şeriata göre doğru dürüst, verip sarf etmezler.
20. Hizipçilik, fırkacılık, cemaatçilik, tarikatçilik yaparlar, iman kardeşlerini sevmezler, birbirlerinin gıybetini ederler.
21. Başlarındaki Hocalarını, Hoca efendilerini, Hazret-i Muhteremleri, Gavsları erbab haline getirip gizli şirke düşerler.
22. Zalimlere ve fâsıklara yağcılık, yalakalık, dalkavukluk yaparlar.
23. Rantçılık, avantacılık, malı götürme, soygun, talan, haram yeme yaygın ve yoğun hale gelir.
24. İhlasın ve doğruluğun ancak adı kalır.
25. Allahın kendilerine ihsan ve nasip ettiği nimetleri muhtaç din kardeşleriyle paylaşmazlar, egoistçe kendileri için harcarlar.
26. Dış ve iç düşmanlarına karşı tedbirli ve hazırlıklı olmazlar, gaflet içinde yan gelip yatarlar.
27. Nefslerini, büyük cihad yaparak terbiye etmezler ve dizginlemezler, onların her isteğini yerine getirirler.
28. Kötü bir İslam toplumunda para, zenginlik, mal ana değer haline gelir.
29. Zengin tabaka fakir tabakaya acımaz.
30. O kadar cahilleşirler ki, atalarının mezar taşlarını okuyamazlar.
31. Çocuklarını İslam mekteplerinde, İslam eğitim sistemi ile okutup terbiye etmezler.
32. Dinî hizmet ve faaliyetler geçim ve zengin olma vasıtası haline gelir.
33. Tokların açlardan haberi olmaz.
34. İslam düşmanı kafirlerle sıkı ve samimî işbirliği ve dostluk yaparlar.
35. Şeriatın tahkir edilmesine seyirci kalırlar.

29 Haziran 2012 Cuma

Rabıta nedir?.

Ubeydullah Ahrâr hazretleri, “Sadıklarlaberaber olunuz” meâlindeki âyeti şöyle tefsir ederdi:

“Burada beraber olmanın iki anlamı vardır: Maddî ve mânevî beraberlik. Maddî beraberlik, Allah’ın sadık kulları ile oturup kalkmaktır. Onların sohbetlerinde bizzat bulunmaktır. Bir kişi, onların sohbetlerine devam eder, onlarla birlikte olursa, sadık kulların üzerinde bulunan nurlardan nasiplenir. Onların huyu gibi kendi huyu dagüzel olur.

Mânevî beraberliğe gelince bu, kalbi Allah dostu olan sadık kulların sevgisiyle doldurmaktır. Bu durumda, onlarlazâhirî bir beraberlik olmaz, amagönül birlikteliği olur. Arada mânevî bir bağ kurulur. Bu irtibat kuvvetli olursa, o büyük velîlerin mânevî sırları, bu irtibatı kurabilen kişilerde de görülür. İşte bunabizim yolumuzdarabıta denir.

Bu yüzden tasavvuf yolunagiren kişiler, biat ettikleri kâmil mürşide hem zâhirî hem de bâtınî anlamdabağlanmalıdır. Mürşid-i kâmil olan velîler, Allah’ın sadık kullarındandır. Onların yolunda bir eğrilik ve sapma olmaz. Onlar sözleri ve yaptıkları ile dosdoğru yolun rehber velîleridir. Yüce Allah, insanahem tesir etme hem de tesir altında kalma yeteneği vermiştir. Bu ise sohbet ile elde edilir. Rabıta da bir nevi sohbettir. Çünkü maddî uzaklık, mânevî yakınlığa engel değildir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) vefatına yakın, Mescid-i Nebî çevresinde yer alan evlerin kapılarından, Hz. Ebû Bekir Efendimiz’in (r.a) evinin kapısından başka bütün kapıların mescide kapanmasını istedi. Sahâbe-i kirâm, bunu neden yaptığını sorunca da, “Bunu kendiliğimden yapmadım” buyurdu.

Hz. Ebû Bekir Efendimiz’in (r.a), Peygamber Efendimiz’e sevgisi bambaşkaydı. Bizim yolumuzun esası Hz. Ebû Bekir Efendimiz’in (r.a) yolunda yürümektir. Sevgi yolundan başkainsanı vuslata erdirecek yol yoktur. Rabıta bu sevgiyi elde etmektir. Sâdât-ı kirâmın yolu olan Nakşibendîlik de bu sevgi üzerine kurulmuştur.

28 Haziran 2012 Perşembe

LAİK GEÇİNEN YOBAZLAR !!!!!!!

Sözde çağdaş topluluğu yine döküldü meydanlara , ha bu sefer kurultay falan yok ortada ; tümü kurban bayramını katliam ve cinayet olduğunu söyleyip bedenlerini bozmamak gerekçesiyle karnındaki mini yavruyu kürtaj yaptıranlar..
N'oldu kurban ibadeti katliam da kürtaj katliam canilik değilmi sözde çağdaşlar !! 
O cenini rahime düşüren yüce yaratıcı  değillmi kula o bedeni veren !?
ALLAH (cc) BİZ ACİZ KULLARI YOLUNDAN AYIRMASIN 
selam ve dua ile...
                                                          
                                                    A.vildan Osmanlı