! VE ?
Nida ve istifham; yani (!) ve (?)..
Harbin başından bu işaretlerden biri cermenleri, öbürü de,
lâtinleri temsil etti. Almanların başlangıçtaki vaziyeti, suali
düşünülmiyen bir nida oldu; Fransızlardaki de, cevabı aranmıyan bir
istifham…
Suali düşünülmiyen nida, cevabı aranmayan istifhamı yendi.
Yani en bâtıl soydan da olsa, taşkın bir emniyet ve imân, alabildiğine
şüphe inkârı tepeleyiverdi. Demek ki, inanılan yanlış bile, inanılmayan
doğrudan üstündür.
Elbette ki, nida, gözlerini oğuşturacak, istifham
uyuklayacaktır; elbette ki nida, toplayacak, istifham, dağıtacaktır;
elbette ki nida gürliyecek, istifham titreyecektir.
Nida, belli başlı bir iman, iş ve taarruz ruhunun edasıdır.
Bu işareti, en gerçek ve pas tutmaz madenden kim döker ve göğsüne
takarsa, her şey onundur. Haksızlığı temsil eden bir nida işaretini,
ancak hakkı belirten başka bir nida işareti yıkabilir. Bir takım boş
zarafet oyunları peşinde ve fâsid daireler etrafında, mücerred ve âciz
bir istifhamın becerebileceği tek iş yoktur.
Nitekim İtalyanlar, lâtinlerin öbür kolu, boyunlarından aşağı
sahte ve gülünç nida önlükleri takmış hakikî istifhamlardan başka bir
şey olabildiler mi?
Nihayet (Anglo-Sakson)lar, sadece iş ve hareket kadrosunda, şunu isbat etmiş oldular:
Ruhlardaki istifham işaretini örsün üstüne koyup çekiç
altında doğrulta doğrulta hançer gibi sivri bir nidaya çevirmek, böylece
iki işaretin de hakkını verdikten, mutlaka hakkını verdikten sonra
düşman nidalar üzerine çullanmak…
Hayat ve dâva bundan ibaret…
12 Haziran 1952
(Çerçeve 2, Büyük Doğu Yayınları, 2. baskı / s.212-213)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder